love
canned heat
the byrds
the turtles
the yardbirds
frehel

doors'u zaten dinliyorsundur da yazmamışsındır diye yazmıyım diye düşündüm ama yine yazdım.

13th floor elevators'ı da eklemek istiyorum.

last.fm alsana:/

www.lastfm.com.tr

ya da almadan direk coldplay'i değiştir ve diğer sevdiklerini yaz..

ek: hadi ben de secondhand serenade'i önermiş olayım..

camel dinle dua edersin.
elo

Coldplay'i değiştirme sakın:(
Loreena mckennit
Anathema
İncubus
paint of salvation
The cure
Blind Guardian
Santana
malmsteen
lamb rod stewert
katatonia
tool
seether
until june-sleepless ile başla
oasis

abi biraz indi katalim araya? otisabi'yi anarak, su isimleri tekrar edeyim: beirut, sufjan stevens, kings of convenience, fleet foxes, calexico, ekurisi francoiz breut, brazzaville, moriarty, benjamin wethrill, nouvelle vague, pell mell, belle and sebastian, yann tiersen ve seversen detektivbyran/pascal comelade, devocthka. caz dinlersen, classic meets cuba cok iyi, jacques loussier de oyle. turklere varirsak replikas, nekropsi [mi kubbesi cok iyidir]. bi de son olarak velvet underground & nico'nun bi albumu. icinde all tomorrow parties, i'll be your mirror, chealsea girls filan var, o da cok bomba.

kale center ın önünden enmiyet müdürlüğüne doğru karşıya geçince var. 50- 60 falandı aylık. üşendim gidemedim ben. çok da güzel değil ama çalışana güzeldir derim yine.

ayda 60 tl taksitle kendi spor salonunu kurabilirsin evine.

www.911tabs.com

google:
ara:
björk chords

www.ultimate-guitar.com

"dvd to mp4" diye aratın gogılda. zilyon tane program çıkar.

video veya media convertor derseniz de birşeyler çıkar. total video converter öneririm program olarak. gayet kullanışlıdır.

direkt psp convertor şeklinde aramaya bak çünkü her mp4de açılmıyor pspde.

Apollo DVD to PSP
kolay kullanım mükemmel sonuç ses-video kayması 0.
www.alltomp4.com/dvdtopsp.htm

total video converter var. bu işleri en güzel o yapıyor. hatta çıkış seçenekleri arasında psp video falan da olabilir. tam şimdi hatırlayamadım.

gayda (ingilizcesi "bagpipe" sanırım)

Ben de gayda olduğunu düşünmüştüm ama sanki telli bir alet gibi de gelmişti. bir kaç kişi de gayda olmadığını söyledi. emin olamadım o yüzden.

bariz yaylı bir alet.

scottish fiddle denilen bir enstruman, fiddle keman cinsi enstrumanlar icin kullanilan genel bir terim aslinda. calinis uslubu farkli bir seymis gibi duyuruyor sadece, tabi onlarin geleneksel olarak kullandigi yayli enstruman, orkestra kemanindan biraz farkli olabilir. Ama scottish fiddle olarak gecer. Ararsan bir suru eglenceli muzik bulursun. :)

vidyonun ortalarına doğru tımbıllı yı andırdı.

the world according to garp

roman değil ama;
(bkz: kadinlar neden yazdiklari her mektubu gondermezler)

"the sheltering sky" yani "esirgeyen gökyüzü" yani "çölde çay"

afet ılgaz - aşamalar - 1977, sürükleyici bir şekilde aradığınız lezzeti verecektir diye umuyorum.

evlilik şirketi - bekir yıldız
www.kitapyurdu.com

high fidelity

gitarın switchlerinde falan oksitlenme olabilir.

gitarı başka bir amfide deneme şansınız varsa kesin çözüm o olur. bir stüdyo, gitar satıcısı ya da bir arkadaşınızda deneyin gitarı. aynı jack, pedal vs. ile denerseniz daha kesin bir sonuç alırsınız.

ya da başka bir cort x2 bulup kendi amfinizde deneyin veya aynı ayarda başka bir gitar.

ilk soru için; tellerin yüksekliği çalma hızı ve rahatlığını doğrudan etkiler ama teller yukarıdayken plaj gitaristi modundayken teller aşağıda malmsteen olacağını sanmıyorum kimsenin.

cızırdama içinse, önce prosesörü bağlayıp sonra amfiden drive'ı(gain) açarsan prosesörden yapacağın noise gate olayı hiçbir etki etmez. gitarda efekt olayını belirli bir sırası oluyor, önce drive sonra noise gate olmalı ki işe yarasın, sen önce noise gate sonra drive yapıyorsun.

önerim şudur ki müzik enstrumanları satan bir dükkana gidip güzel bir amfide drive tonunda gitar çalmandır o zaman bu dip gürültüsü olayına alışacağını düşünüyorum.

amfiyi ve rp50yi bagladıgın prizin topraklı olup olmaması ile alakalı da olabilir. benim mesela istanbulda kadıköyde gürültü yapan amfim başka bir şehirde ya da bir mekanda gürültü yapmayabiliyor topraklı zımbırtılardan dolayı.

bbg gibin bişe heralde. süpermiş ama. antifiriz falan.

rus bbg si gibi birsey galiba.
arada birseyler gecmis. makyaj yapan kizla eleman birseyler yasadi galiba..
yatakta oturan kiz diyor ki sevmiyor musun onu diyor.eleman yok diyor. sonra affet onu , ask bitmis olabilir ama affet diyor. bu da diyor ki afetmem falan. sonra basliyor zaten kufur etmeye eleman. gidiyor geliyor bir daha oturuyor koltuga sen mi gideceksin bugun buradan yoksa ben mi diyor.. kiz sen git diyor.
daha sonra eleman gene sinirlenmeden once soruyor ki bu 6 ay yasamamiz konusunda diyor. kiz nerde diyor. eleman nerde olacak rusya da, burda. soru normal anlamiyor musun diyor.
kiz anlamiyorum seni o yuzden soruyorum diyor. eleman sen salak misin falan derken kiz seni daha cok cekemem git aynada kendinle konus dedikten sonra eleman ana avrat sovmeye basliyor. el kaldirinca kiz yiyorsa yap diyor.

sessizlikten sonra kiz eee diyor. eleman turkce kufur edince ne diyorsun anlamiyorum diyor kiz.eleman git sozluge bak diyor anlamak istersen. kiz anlamak istemiyorum rusca konusursan anlarim diyor. sonra kapilar falan carpiliyor iste.
sonra kizin esyasini duvara atiyor.yenisini alirim falan derken kiz aklini mi kacirdin falan diyor.

yasinmiş arkadaşın adı. kısıtlı kiril alfabesi bilgimle gördüğüm kadar.

(bkz: dom 2)

facebooktan video bakamıyorum ama sozlukte soyle bir sey gormustum vakti zamanında. budur diye tahmin ediyorum. yasin atılgan mıs arkadasın adı. hatta uktesi bile var.

(bkz: yasin atılgan)

kos doldur hemen :)

www.turkrus.com

cok cılgın bir abimizmiş bu ben oyle anladım.

ehe mehe. bambaşkaymış bu adam lan.

www.gazetem.ru

(bkz: troy stetina)
başlıkta metotları var. e book falan olarak da bulmuştum zamanında. videoları da vardır nette muhtemelen.

justinguitar.com (İngilizce-Yeni başlayanlar için dersler,teknikler,akorlar,gamlar,lead guitar için dersler(lick vb.))

www.selimrock.net(Türkçe-Videolar var.Yine teknikleri,akorları,gamları anlatıyor.)

İzleyerek daha rahat öğrenebilirsiniz.Metod olarak Troy Stetina:Speed Mechanics For Lead Guitar önerebilirim.Ancak onda video yok sadece alıştırmaları cd'den dinleyebilirsiniz.

bu şekilde bulmak zor gibime geliyor ama bir tane dandik oyuncak tank alıp ondan sökülebilir gibi.

karaköy diyesim geldi. envayi çeşit hırdavatçı var.

o tip lastikler sanayide makineler için kullanılabiliyor. o yüzden eminönü'ye falan bir bakın isterseniz ya da yedek parça satan bir yerlere.

sanayi sitelerinde kayış, v kayış satan yerlere sorun. dişli kayış sonuçta bu da.

Lego'nun kimi setlerinde böyle güzellikler oluyor, zeke bey olsaydı yazarmış setin numarasını bak haha.

dorian greyfurt'un dediği gibi karaköy'e gittik.

tünel'in hemen karşısındaki yerde, 58cm çapında 2 adet özel tırtıklı kayış kestirdik.
ikisi sadece 10 tl tuttu.

takashii mike' ın filmelerini de izleyin o zaman.

imdb top 250'ye bak bi başlancıç oalrak. filmler hakkında oku. bi yönetmeni seversin ondan gidersin film filmi açar.

bi de www.gnovies.com buraya sevdiğim filmleri yazıyosun benzerlerini çıkartıyor. bunu da sevebilirsin gibi.

bi de kevin smith çok öneririm ben.

komedi türünde judd apatow filmlerini tavsiye ederim.

ip man
the fall

(bkz: taken)

layer cake tam aradığın film.

13th floor

ilgili filmlerin sözlükteki başlıklarına bakmayı dene. orada benzer filmlere bakınızlar mevcut oluyor, ayrıca yeni çıkan fiilmlerin hem imdb puanı hem de sözlük değerlendirmesine bakarak seçebilirsin.

az kızartan taraftaki rezistanslardan biri gitmiştir. genelinde bu makinaların tel tel 4-5 rezistans oluyor. onlardan biri ya da birkaçı bozulmuş olabilir. görünür halde ise belli olur zaten. basit bi tamir işi dediğim gibiyse.

kendim nasil hallederim?

ekmekleri ustune koydugun o metal tabakalari kaldir (ucunda bir cikinti vardir, bas kaldir) sonra da bi oynas bakalim rezistanslarla.

temel elektroteknik yetenekleriniz yoksa (kontrol kalemi nedir, sigorta nedir, rezistans neye benzer vs) hic tamire yeltenmeyin derim. uc kurusluk makine icin tehlike yaratmaya degmez. mahalle elektrikcisi muhtemelen basitce halleder en kotu olasilikla.

kalırır kaldırıyor.
tıp diye bir ilim var. (kızarak demiyorum) bu ilaçlar ilim irfan dahilinde üretiliyor.
yalnız bu antidepresan ilacı aldım rahatladım diye bir olay olmaz. doktor tavsiyesine göre en az 6 ay kullanılır o ilaçlar.
ilaçlar, tapkileri davranışları dengeler, bünye/beyin bu zaman içinde bu duruma alışır. daha normal tepkilere alıştırır insanı.

1 ay kullanıp bırakırsan dediğin pause durumu olur evet.

house md izlemekle sınırlı tıp bilgim ama yakın çevremdeki 5-6 kişiyi referans alıp cevapladım.

paxil ve lustral kullandım uzun süre. pek bir şey bekleme. eeeeeh.

elbette faydası oluyor doktor tavsiyesi ile alındığında fakat şunu söyliyebilirim bahsettiğiniz ilaçlardan birini kullandım.o ilacın iyi geleceğini düşünerek kullandığım için rahattım işe yarıyor gibime geliyordu.bir zararını görmedim.ama kullanmasaydımda olurdu sonradan anladım.

bir yakınım uzunca bir süredir citol kullanıyor. öncesinde de paxil kullanmıştı hatta. düzenli sayılabilecek bir şekilde terapiye gittiği doktor önermişti, sonradan dozu gittikçe düştü hatta. buradan ilaçlar hakkında "şu iyidir, bu kötüdür" geyiği yapamayız, etken maddesi birebir aynı olan ilaçlarda bile yan etkiler görülebiliyor çünkü. gördüğüm kadarıyla uygun bir ilaç uzun vadeli kullanımda insanı rahatlatıyor, uçlara gitmesini önlüyor.

psikolojik tedaviyi soğuk algınlığı tedavisi gibi görmek gibi bir yanlış durum da var. tansiyon ya da şeker hastalığı gibi, sürekli kontrol altında tutmak(doktor takibi/terapi) ve eğer ilaç kullanımına karar verilmişse düzenli ilaç kullanımı gerekiyor.

gereksiz bir bilgi olarak: ben herhalde bir doktorla konuşsam, şu anki ruh halimle bana xanax falan dayar ne bileyim. ben deli kalayım, çevremdeki geri kalan insanlar ilaç alsın normalleşsin bana ne demekteyim :)

kullanan yakın bir arkadaşım oldu. dışardan bakınca 1 hafta içinde ciddi bir iyileşme gördüm. iç dünyasını bilemem tabi.

doktor kontrolünde. de de dee... diyesim geliyor.

bi kere gidip ilaç yazdırıp kullanmak değil. ayda ya da 2 ayda bir gidip "bu iyi geldi bu bi boka yaramadı" dersen doktor dozu artırır, azaltır ek ilaç verir falan filan.
bissürü ayrıntısı var bunun ama doktor var işte ona danış.

ben de lustral'e başladım dün ama tık yok. herhalde zamana yaymak falan lazım.

Brozak : ))
www.youtube.com

ilacın doğru ilaç olduğu varsayımıyla cevap veriyorum; öncelikle işe yararlık mevzuunda objektif bir gözlem yapabileceğinizi sanmayın, zira bu ne beklediğinizle de bir hayli alakalıdır.
depresyon için konuşmak gerekirse; ilaç size işlerinizi toparlamak için vakit kazandırır gibi düşünebilirsiniz. bu süre içinde çevrenizi size mutluluk verecek (çok dandik bir laf gibi geliyor biliyorum) şekilde donatmanız beklenir ki, ilacı bıraktığınızda size mutluluğu bu çevre sağlasın.
şimdi çevreden kastım aslında hayatınızın tüm faktörleri, ki buna kendiniz de dahilsiniz. çok basit örnekler verecek olursak, söz gelimi çok uzun süredir bir enstrüman çalmak istiyorsunuz ama depresif ruh hali sizi bu konuda aksiyon almaktan alıkoyuyor. ilaç kullanırken bunu yapabilir, ilacı tekrettiğinizde ise enstrüman çalmanın mutluluğunu alıyor olabilirsiniz.
özünde depresif ruh halini yaratan fark etmesi güç olsa da insanın ta kendisidir, ve bunun ortadan kalkmasında da tek sorumluluk ona aittir; ekstrem nörolojik vakalar müstesna. ama bunu kırmak için, değişiklik yapmak için insanın saplanıp kaldığı düşüncelerden kurtulması ve biraz da ego gücüne sahip olması gereklidir. ilaç ve/veya terapi bunun için bir başlangıç oluşturur.
bir nevi aküsü bitmiş araba gibi düşünebilirsiniz. bir itiş gücüne ihtiyacınız olacak, daha sonra da o aküyü boşaltıyor olmanız kaçınılmaz olduğundan doldurmakla da ilgileniyor olacaksınız.

özetle ilacın depresyonu kalıcı olarak ortadan kaldırması beklenmez, ki zaten %80lerde relapse oranı olan bir hastalıktır depresyon, pause etmesi veya etmemesi de alan kişinin ilaca ne oranda bel bağladığı, ne oranda kendi çabasını sarfettiğine bağlıdır.

son bir not, ilacı ağrı kesici gibi düşünmemek gerek. bugün aldım birazdan toparlarım değildir mekanizma, ilacına göre en az 2 hafta düzenli kullanıyor olmaktır beklenen etkiyi yaratacak, hatta bu 2 haftalık süreçte tam tersi etkiler göstermesi bile mümkündür.

bu ilaçların kesinlikle bir etkisi olyor.Ancak bir süre kullanmanız gerekıyor hemen oyle bır ıkı gunde bırsey beklemeyın.En azından bıray kadar bekleyın.Bır ıkıncısı kendınızı de yoklamaktan vazgecın bu ıse yaradı mı yaramadı mı dıye.Nasıl olsa bellı olucak ,tetıkte olmanın hıcbır faydası yok.Bır ıkıncısı sorununuzla bas edemıyorsanız kesınlıkle bır doktora gorunup ılac almalısınız ,antıdepresanlar gereksız dıyenlere kulak asmayın.Yanı dıyecegım odur kı burda yazılanlara da kulak asmayın bu cıddı bır durumdur.En ıyısı doktorunuza sorun ve de ona guvenın.

ilacı kullandım kullanmadım gibi "kişisel" bir yanıt veremicem ama şunu bilmek lazım:
bir ilacın gelişimi 10 yılı bulabiliyor. bu on yıllık (ortalama) sürede diğer birçok araştırmanın yanı sıra çoğu ilaçta plasebo kontrollü faz 1, 2 ve 3 (daha da uzar bu) klinik dışı ve klinik çalışmalar yapılıyor. önce kobaylarda sonra insanlarda deneniyor. klinik çalışmalarda insanlarda denenirken aynı özelliklere sahip iki grup alınıyor. bunlar mesela yerelleştirmemiz gerekirse depresyon (en genel tabiriyle) yaşayan hastalar. semptomları-hastalığın süresi, atak sıklığı vs vs gibi konularda hemen hemen aynı özelliklere sahip iki grup oluyor. bir gruba plasebo diğerine de ruhsat almaya çabaladıkları ilacı veriyorlar (klinik çalışmaya gelmeden önce hayvanlarda zaten preklinik etkinliği kanıtlanmış oluyor...). ve etkisini değerlendiriyorlar. plasebo alanlardaki düzelme ile bu ilacı alanlardaki düzelme karşılaştırılır ve analiz edilir. yani özellikle psikoloji ilaçlarında olduğu gibi ilacın etkisi olmasa bile getirdiği görece bir rahatlamanın bilim adamları da farkında ve bunun elimine etmek için plasebo kontrolünü kullanıyorlar. ilacın plasebo kullananlara kıyasla etkinliği yüksek olduğunda zaten bu ilaç ruhsat alabiliyor...

bahsi geçen ilaçlar da bu şekilde klinik ve klinik dışı gelişim progamlarından sonra ancak ruhsat alıp piyasaya sürülüyor. yani "yok abi bunların etkisi..." demek külliyen bilim dışı bir söylem olur. fakat (bu fakat önemli bak!) ilacın %100 etkin olması, her kullananda etkin olması, her hastada tam iyileşme sağlaması, her derde çare olması gerekmez. olamaz da zaten. bazıları tamamen iyileşme sağlar, bazıları semptomları azaltır öyle devam edersin hayatına, bazıları da hiç etki göstermez. ama bu ilacın etkin olmadığı anlamına gelmez. piyasaya sürülüp kullanılması için de engel teşkil etmez. düşük etkinliğe sahip ilaçlar bile (mesela kanser ilaçları) ruhsatlandırılabilir. hastanın hayatını 3 ay uzattığı için ruhsat başvurusuna gönderilen ilaçlar biliyorum!

demem o ki öncelikle (hele de psikolojik bozukluk tedavisinde) doktorunuza ve ilacınıza güvenin. güvenmiyorsanız önce(!!!) doktorunuzla konuşun. siz tedaviye yanıt vermemiş olabilirsiniz. başka tedavi kullanılır, dozu düşürülür veya artırılır, söz konusu ilaçların etkinliğini gösterme süresi uzundur, tedaviye uyunç diye bir şey var, önce ona dikkat etmek gerekir. doktorun söylediği gibi ve söylediği sürede kullanmamak zaten ilacın etkisiz kalmasının en yüksek nedenidir. kullansanız bile etkili olmayabilir ama seçenekler bitmiş değil! ayrıca lütfen o ilacın içindeki prospektüsü bir zahmet okuyun!!! içinde neler yazdığına bir bakın (tıbbi terimler var elbette, onları sorun buraya, sözlükteki entrilere bakın...vs olmadı bana mesajla sorabilirsin, yardımcı olurum). tek başına ilaç tedavisi de yeterli olmayabiliyor. başka yöntemler de mevcut, doktorunuz bu konuda hepimizden daha çok bilgilidir ona danışın. ama spor yapmanın ne kadar etkin olduğunu kendi bozukluğumdan biliyorum ve okuyorum. geçmiş olsun.

(bkz: The Bucket List)

bucket list'te araç falan çalmıyorlardı yahu adam zaten hastanenin sahibiydi:)

o değil de, 400 darbe geldi aklıma.

Knockin' on Heaven's Door (1997)

www.imdb.com

not: süper filmdir tamam, izlemeyen arkadaşları da düşünerek lütfen filmin sonunu yazmayın yahu.

Knockin' on Heaven's Door

evet film bu.. çok teşekkür ederim..

editlemişin ama sen editlemeden önce okudum filmin sonunu.

ben de the sixth sense'in sonunu söylüyorum lan: bruce willis ölüymüş meğer.

bunu yapmak istemezdim.

oo bu iş çığrından çıkmaya başladı!! dostum çok acımasızsın bunu haketmemiştik..

kötülük her zaman üstün gelmez.

sevgi amansız değildir.

valla şimdi uzun uzun yazamıycam da özeti bu.

ilk soruna cevap:

o nerden baktigina gore degisir. mesela machiavelli ve hobbes'a gore insan dogasi itibariyle o.cocuguyken, kant'a gore akil sahibi bir yaratik olarak en kutsal seydir, akliyla her boku basarabilir, iyidir aslinda kerata. rousseau'ya gore de iyidir ama icinde yasadigi toplum onu tam bir o.cocugu yapar. thrasymachus da kotulugun her zaman kazandigini soyler ama platon sonunda kendince döt eder onu. klasik realist - idealist(normatif) gorusler catismasi. sorunun kesin cevabi yok, eger olsaydi emin ol bir cok problem cozulmus olurdu.


bir de kant ahlakindan dem vuralim. bir katile kurbaninin yerini soylemek ahlaka uygunken, kurbanin canini korumak icin yalan soylemek ahlaksizliktir. bu olayi gunluk hayatta ahlaksizmis gibi algilamak bizim durumu sanki "hep oyle olacakmiscasina" yormamizdandir. yani saniyoruz ki yerini soyledigimizde katil gidip de oldurecek. ne biliyoruz, belki de pesinde oldugu kisi coktan kacmis olacak oradan.

sonuc; kotuluk her zaman ustun gelir diyemeyiz. bunu diyebilmek icin butun kosullari, durumlari gorup gecirmis olmak, tecrube etmis olmak gerekir.


ikinci soruya cevap:

binbir turlu sevgi var. hangi sevgi amansizdir sen acikla ki biz de yanitlayalim. ornegin platonik ask * amansiz midir? ya da insanliga duyulan * sevgi amansiz midir? 15 yasindaki emolarin sevgisinden mi bahsediyoruz yoksa baska bir sey mi?

sonuc; sevgi amansiz degildir

felsefeden bahsediyorsak önce "kötü nedir?" "sevgi nedir?"i cevaplamamız gerekir.
ama cevapları ben bilmem immanuel tolstoyevski bilir.

kötü her zaman üstün gelir çünkü iyi olan her zaman kazanır. benim iyim senin kötün olduğu için de her zaman birileri için "kötü" üstün gelir.

cevap değil ama dostoyeski'nin şu sözünü ekleyeyim istedim.

"eğer ki kötü iyiye üstün geliyorsa belki de o iyi, gerçekten iyi değildir."

last fm'e gir bak işte? sevdiğin grubu yazınca benzerlerini de gösteriyor. ayrıca çok geniş bir yelpaze sunmuşsun. son zamanlardaki favori grubum balmorhea'yı tavsiye edeyim ben eheh.

(bkz: balmorhea/@deckard)

chopin piyano ve keman konçertoları. beğenirsiniz belkim. mesela butterfly etude gibi etüdleri. kısacıktır ama o kısacık anına hem coşturup hemde durultur adamı.

lastfm'e üye ol. hep şarkı dine. dinledikçe komşuların oluşacak onların neleri sevdiğine bak. yahut olmadı yaz artist kısmına sevdiğin birini ona benzer olanları çalsın sana radyo gibi.
amazon.com'da bunu alan bunlarıda aldı gibisinden albümleri incele
allmusic.com'dan o sanatçının benzeri olanlar var sayfada sağ tarafta

the beatles tarafına gidersek o zamanlardan o tarzda grup the zombies derim. bunun yanına da the turtles ve the byrds'ü eklerim. o taraflarda bu tarz gruplar daha var seversen bulabilrsin daha fazlasını sanırsam.

yann tiersen tarafından girersek detektivbyran'ı sevebilirsin bence dinle kesin.

tarantino filmlerinde genelde surf rock denen türü kullanıyor. onun için de dick dale ve the centurians geliyor şu anda aklıma onlara bi bakabilirsin.

ortaya karışık verdiğin isimlerden yola çıkarak da bikaç isim yazıyım sonrası sana kalmış; madeleine peyroux, nouvelle vague, eloy.

ayrıca klasik tarafında da ben de genelde dinlediğimde chopin'le beethoven'ı tercih ediyorum ki beethoven bambaşka bir adammış diyebilirim :)

son olarak da evet last.fm süper bence de. özellikle bu işler için mükemmel.

camel, elo.

papatya'nın tabii ki tohumu var. "tohumcu"lardan alabilrisin.
pazarlarda giriş veya çıkışlarda satarlar genelde, aktarlarda bile olabilir.

tek bir paketi ucuz ama bahçenin papatya ile dolup taşmasını istiyorsan onlarca pakete ihtiyacın oluyor. 10 m2'lik yer için ~70-80 ytl gerekmişti diye hatırlıyorum

yapı marketlerde de envayi çeşit tohum satılmakta. merterde var bi tane. tekzen galiba adı. zeytinburnu tramway durağının orda.

üzüntü verici bir bilgi.
bir sürü aldım kök halinde ve bahçenin her yanını kapladım. ertesi sene hiçbiri çıkmadı.

sordum. onlar bir kerelikmiş :(
doğada kendi kendine yetişmeyi başarabilenler ve ertesi sene de çıkanlar hangisiyse ondan bul al. hatta bana da haber ver.

istoç tarafında çok gezdim ama sonunda online alışverişe döndüm. bu site işimi çok kolaylaştırdı. fiyatları da uygun, aynı gün kargo yaptılar.
yapaycicekal.com

neşeli karadeniz müziği için (bkz: narino) kullanıyor bu ara tvler.

neşeli olan değil.kazım koyuncunun başka bi parçası ama ismini bilmiyorum?????

mohevis kalo?

gelevera deresi :) o anki versiyonu ama volkan konak'tandı.

(bkz: cam yünü)

cam elyafı yau tugla tozu degil. yalıtım için kullanılıyor.

bu madde herkese mi kasinti yapiyor? (ya da cogunluga)

ben kendisinde kaşıntı yapmayan adama rastlamadım, elinde cam yünü olan baya da adama rastladım bu güne kadar.

herkeste.

izocam deneyimlerime göre sadece bunu uygulayan ustalara kaşıntı yapmaz. nasıl bi deri ise o artık. ):

www.google.com

www.tamindir.com

AP tuner çok iyi bir program. tavsiye ederim

www.seventhstring.com

akort için şu elektronik cihazlar çok ucuzladı. 30 yt civarına gelişmiş bir şey alabilirsin

ayni değildir. tek pedallar 100 civarı multi efek processor denen bi sürü efekli pedallar da 200 den 1000 küsür liraya kadar gider.

zoom 607 vardı iyiydi o. 300 ün altındadır heralde fiyatı.

"cliff burton sololarını ellerimi kullanmadan atabiliyorum" derken nasıl ellerini kullanmadan? merak ettim.


edid: www.mydukkan.com

farklı diye biliyorum çünkü bass processor diye geçiyor adları heryerde..fiyatları çok uçuk değil ama kasıyorum dersen, evin bikaç odasını kiralayabilirsin..diğer türlü 100$ civarına da bulursun..

çakma multi efekt aletlerinden alacağına düşük gecikmeli bir m-audio ses kartı al bilgisayara da program yükle zilyon tane ton alırsın. sonuçta analog setup dizip bin wattlık amfide çalmayacağını varsayarsak eğer benim dediğimi yaparsan hem o uyduruk oyuncaklara boşu boşuna 200 300 lira vermekten kurtulursun hem de kaliteli bir ses kartın olur.

@greyfurt: alıyorum bası elime, açıyorum soloyu bilgisayarda. sonra ellerimi kullanmıyorum, zaten kullansam ne olacak? öyle izliyorum işte.
link için teşekkürler. ama fiyatlar hafif uçuk olduğundan, cahilliğimi mazur görmenizi isteyerek, bunların sadece distortionu olanı var mıdır? hepsi çok amaçlı çünkü buradakilerin. yoksa mecburen bunlardan bi tane alıcam da, biraz beklemem gerekebilir, ben bir an önce almak istiyorum. wah falan da aklımı çeldi gerçi ama. zoom 607yi denediniz mi bir de? zoom'un bir başka modeli için sözlükte pek iyi şeyler yazmamışlar, baktım da az önce.
eda:
@deahy:o da mantıklı hocam da, bunun için de bilgisayarı açmak gerekir her yerde. amfi çöp olur(gerçi dandik o da). biraz zahmetli olur yani. ama dediğini değerlendirmeye alacağım. bir bakayım ses kartlarına falan.

eheh süpermiş. ben de psişik çalıyon falan sandım.

www.mydukkan.com
burda da tek pedallar var. ama 100 ün üzerinde hepsi.

ama illa ki başka markaların daha uygun fiyatlı distortion pedalları vardır. tünelde bir gezinin derim.

bilgisayarda işi halletmek için şunları araştırınız.. guitar rig ,amplitube, guitar fx box ,revalver

deahy hocam, bu programların ses vermesi için ses kartının belli özelliklere sahip olması mı gerekiyor? ben fx boxı denedim ama her açışımda restart etti, kullanamadım. sitesindeki deneme sürümünü indirmiştim hem de. diğerlerine bakacağım.
ama tek pedallılardan vazgeçtim. çünkü onları alsam multiler ukte kalacak. o yüzden ya ses kartı, ya da multiler diyorum şimdilik. teşekkürler herkese.

düzgün bir ses kartın yoksa boşuna uğraşma bilgisayar programlarıyla. deahy de demiş zaten "düşük gecikmeli bir m-audio ses kartı al" diye.

en güzeli amplifikatörünün sesini köklemek :D

düzgün bir ses kartın yoksa da asio4all.com dan asio4all edin, uğraş. Beleşten göz çıkmaz.

her zaman analog tek pedallar multi efekt prosesorlerinden daha iyidir diye biliyorum. pedallar gitar ve bas diye ayrılıyor.
ikinci elini forumlardan bulabildiğin gibi sıfırını kredi kartına zilyon taksitler de alabiliyorsun otalama fiyat 100 tl.
basa oktavda bağlayabilirsin güzel olabilir.

ps: hayır ben basçı değilim

ben ilk gitar aldığım zaman bilgisayarda guitar fx box kullanıyodum ki o zamanki bilgisayarım gayet dandik bir şeydi ve üzerinde onboard ses kartı vardı ayrıca da asio4all gibi bir şeyin varlığından haberdar da değildim. ama ilk vakitler idare ediyor hangi efektin ne işe yaradığını ve parametrelerini öğrenebiliyorsun hiç bir şeye para vermeden.

bakaya kalırsan hakkında dava açılıyor. bir sonraki dönem gidersen sorun ortadan kalkıyor.
(ya da çok ciddi yamuluyorum)

para cezası mevzu bahis olabilir. eskiden vardı ama uygulanmıyordu. artık uygulanmaya başlanmış olabilir.

2000 küsür lira cezası olması lazım bakaya durumunda.

yedek subay adayı mısınız?
"En azından birkaç hafta daha beklemem gerekiyor." demişsiniz, bekleyin iyi de, işe girince tecil hakkınız yok ki, yine gideceksiniz.
en güzeli rapor almak. 76 doğumlu tanıdığım var, 6 yıldır raporla idare ediyor.
mazeretsiz bakaya kalırsanız, 2000 liraya yakın bir para ödemeye mahkum olabilirsiniz ama olmayabilirsiniz de. ben de mahkemeye çıktım, beraat ettim ama para ödeyen tanıdıklarım var. raporla bakaya kalırsanız para ödemiyorsunuz.

Tecilim daha epey var, hatta gerekenden fazlası bile var. Master da yapmaya çalışacağım, başvurular mülakatlar bu hafta onun da.

artık rapor da para etmiyor. 1-2-3 üne rapor almak yetmiyor bütün ay boyunca raporlu olmak lazım. doktora vereceğin parayı devlete vermek daha mantıklı. tabi bakaya kalırsan ilk gördükleri yerde öperler.

ben ingiltere derim. pahalıdır ama gezmesi vs zevklidir. türk sayısıda fazladır. bunun dışında almanyada iyi bir seçim olur.

çek cumhuriyeti, prag. hem ucuz, hem bir çok eu ülkesine yakın, kendisinin güzelliği dışında avusturya/viyana, almanya, slovakya, slovanya, italya... hepsi yakın bence iyi bir seçim olur. ya da alternativ olarak avusturya,viyana derim aynı.

Nickini epey iyi bildiğim, ama bunun dışında şu anda aklımda seninle ilgili bir profil oluşturamadığım için ne desem bilemedim. Bu durumda ben olsam ne yapardım diye düşündüm ;

- eğer eğitimin kalitesi veya eğitimi izleyeceğim dil benim için önemliyse seçimi buna göre yapardım.
- maliyet diğer çok önemli bir kriter olurdu ama bu da önemsiz demişsin.
- yukarıdaki 2 parametre önemsizse o zaman en çok görmek veya bulunmak istediğim ülkeyi seçerdim.
- en çok görmek istediğim ülkeyi ise neye göre seçerdim ;
- sanat / tarih / estetik merakım yüksek dersen : Fransa-Paris, İtalya-Roma, Çekoslovakya-Prag, İngitere-Londra
- eğlence : bu kısımda pek tecrübem yok
- hem sanat, hem deniz olsun dersen : İspanya-Barselona
- hem Akdeniz kıyısında olayım, hem de iyi yiyecek dersen : Fransa-Nice
- iyi yemek ve iyi şarap dersen : İtalya ve Fransa
- çok farklı çeşit bira dersen : Almanya ve Belçika-Brüksel
- sessizlik, sakinlik ve düzen dersen : İsviçre ve bazı Alman şehirleri
- bildiğim dilin / dillerin konuşulması ve de arkadaşlarımın olduğu ülke dersen : bunu sen biliyorsun
- Türklerin çok olduğu yer dersen : Almanya, Belçika-Brüksel,İngiltere-Londra

Özet olarak sen nereleri düşündüğünü ve neyini merak ettiğini söylersen, belki daha çok fikir vermek mümkün olabilir.

Kesinlikle Avusturya

kesinlikle viyana

@aspira
gayet doyurucu verdiğin bilgiler. teknik bir eğitim.
sorumun asıl çerçevesi "3 ayını geçirmek için hangi ülkeyi seçersin?"
diğer şartları araştırıcam zaten daha zaman var. sağolasın.

viyana iyi bir tercih olabilir. ulaşım imkanları kolaydır. önemli yerlerin hepsini gezebilme imkanın olur.

ingiltere cok guzel bir secenek ama gorece olarak diger avrupa ulkelerine ulasim biraz uzun suruyor, o yuzden kitada bir ulkeye gidersen mesela hollanda, belcika, almanya gibi cevre ulkeleri gezip gormen cok daha kolay olur.

pavyonumsu yerlere sorabilirsiniz onlar bilir ancak.

Bu mesajın tarihinin eski olduğunun farkındayım fakat dansöz konusunda başka kişilerin ihtiyaçları olduğunda,bilgilenmesi açısından bırakıyorum.istanbulda yaşıyor iseniz aşağıdaki adresten bize ulaşabilirsiniz.

www.dansözkiralama.com
Gsm:0532-6343204 Duran Bey ile görüşebilirsiniz.

hızlı/yavaş?
tür?

sadece anladıgım kısma göre cvp vercem
sanki jazz soundları vardı ama diskoda bunun club versiyonunu da duydum o yüzden zaten hangisi orjinal bilmedigimden arastırma kıstasım bi türlü daralmıyo

bence kesin beggin. geleneksel beggin sorusu bu.

edit: dedim size.

yani böle sakin dingin bi tane örnek www.youtube.com vb. ism verebilir misiniz yada parça adı.......

(bkz: alex fox)
(bkz: al di meola)
(bkz: the rite of strings )

(bkz: john mclaughlin)

jose feliciano şarkılarına da bir bak derim.

Paco De Lucia, Andres Segovia, Armik, Jesse Cook, Ahmet Kanneci.

istediğin gibi sadece gitar eşliğinde diyemem ama 1.45'ten sonra flamenko gibi oluyor :)
umarım beğenirsin.

Calexico _ Alone Again Or

fantastik bilim kurgu kabul edersen brian daley'nin klasik han solo üçlemesine bir bak (heh heh).

kara kule olayı var ben okumadım ama çok seviyor insanlar. öle böle değil acayip seviyolar. 6 kitap olması lazım.

warcraft üçlemesi nekadar birbirinden kopuk hikayeleri anlatsada özellikle warcraft dünyasına ilgi duyanlar için gayet güzel kitaplardır
-ejdarhanın günü
-büyük şef
-son bekçi

neyi okuyup okumadığını bilmiyorum ama eragon** güzeldir. ağır bir dili yok ama eğlenceli bir seri. üçleme halinde olmasına rağmen dördüncü bir kitap yazılıyor.

fantastik komedi seviyorsan otostopcunun galaksi rehberi'ni tavsiye ederim.

dune ise ayrıdır, candır.

unutulunmuş diyarlar şahanedir. kitaplar kısa lakin seri genel olrak biraz hayvani.

ama üçleme üçleme, kronolojiye uyarak istediklerinizi okuyabilirsiniz. güzel.

Yerdeniz öyküleri

(bkz: the dark elf trilogy)

akabinde

(bkz: the icewind dale trilogy)

böylece drizzt do'urden kardeşimizle de tanışırsın, kaynaşırsın, sevişirsin, fena mı olur? türkçeleri var.

david eddings'in uclemeleri, michael moorcock'un elric destani.

stephen king the dark tower serisi derim efenim.

raymond feist'ten riftwar saga serisini önerebilirim. türkçesi gediksavaşları efsanesiydi galiba.

kediyi topraklayın.

Kisin havadaki nem orani azalinca statik elektrikle carpilma olaylari artar. Hele hele bir de kasten polar giyiyorsan...

ahahaha, baslik mukemmel.

ben de ara sira ibnelik olsun diye, kedimin sirtina elimi surtup surtup burnuna bosaltirdim statik elektrigi. hayvan bi sure sonra statik bagimlisi olmustu. surtunup duruyodu battaniyelere. :)

bağlantıları kontrol edin. ve evet topraklayın. sorun devam ediyorsa kedinizi değiştirin.

(neronas allah da seni güldürsün)

kaloriferin aşırı yanmaya başlaması ile olayın başlangıcı paralel. yani en akla yapkını nemsizzlik.
bi de polar sweatin altına kış şartları dolayısı ile naylon eşofman da çektim. uzaktan ampul yakıyoruz.

teşekkürler fikirler için.

bizim evde de aynı çatır çutur sesler oluyor kedileri yattıkları yerden kaldırırken vs , bahar başlayınca geçiyor.

hiç bişe olmuyor. badi butonuna tıklayınca badilerinin son yazdığı entryleri görürsün.

şu sıralar sözlükte entry girme hızı, ışık hızına yaklaştığından sol frame'i takip etmek imkansız ama badi ekleyerek okumak istediğiniz yazarlardan kendinize ayrı bir sözlük yaratabiliyorsunuz bi nevi.

badisi en cok olan kisilere sozluk yilda iki kere komur ve yiyecek yardimi yapiyor.

mesela "badi ekrem" normal "ekrem"den daha karizmatik duruyor.

tanimadiginiz birileri tarafindan badi olarak eklenmenin karmaya pozitif etkisi olabilir. mallar surusu olarak eklenmenin de ayni mantikla negatif etkisi vardir belki..

koza yönetmenin ilk filmi. böyle bağımsız bir yönetmen için haliyle gerek teknik eksiklikler, gerek başka hatalar olmuştur. şimdi kendisine sorsanız o filmini belki o da çok sevmiyordur. bir de şu var her sanat filmi sevilmek zorunda değil. nuri bilge ceylan'ın diğer filmlerini izledikten sonra bence siz bir daha düşünün, eğer beğenmiyorsanız size göre değildir.

ben de çok övdükleri için "sonsuzluk ve bir gün" de fenalaşıyodum gömleğimin düğmelerini açtılar kolonya filan getirdiler zor kendime geldim. gri tonlar, hareketsiz karamsar manzara görüntüleri bize göre değil demek ki, salla gitsin. "radio days" i seyret woody allen'ın, onu da sevmezsen o zaman kırosun işte : ))

morphling klasik trollüğünü yapmış bence. sanat filmini izlediğinde beğenmezsen, beğenmemişsindir. illa seni vuracak diye bir şey yok. belki emir kusturica'nın tarzı seni çeker, belki sydney pollack'ınki. kaldı ki en azından merak edip izlemişsin yani, bu bile güzel bişey.

sanat filmi ne demektir biri bana tanımını yapabilir mi ?

@dumur

- ticari amaçla çekilmemiş olması (zaten genelde düşük bütceyle cekilirler)
- illa güzel ya da illa kotu olmasi gerekmememsi
- genelinin bana göre sıkıcı olması
- daha çok filmlerde insanın kendini görmesini sağlamaya çalışan (insanın iç dünyasını yansıtmaya çalışırlar dah cok )
- bir nevi deneysel bir tarz taşıyan
- yakın plan çekimler çoktur vb. şimdilik aklıma gelenler bunlar..

ayrıca :

(bkz: #7058861)

ya bir şeyi "ben niye beğenmedim" diye sıkıntı etmeyin rica ederim. çok beğenilmiş olabilir, kült olabilir, klasik olur ne bilim. ama insanız beğenmeyiz. anormal bi hal yok bunda.

beğenmedim'i ikiye ayırmak gerek tabi:
* anladım (veya anladığımı sandım) ve beğenmedim
* bi bok anlamadım ondan beğenmedim

her eserin, hedef kitlesinden beklediği "altyapı" farklıdır. gişe kaygılı bir film "ayşecik tatilde" kitabını okuyup anlayabilen herkese hitap etmeye çalışır. sınırlı bir kitleye hitap etmek doğasına ters, en fazla parayı kazanmaya çalışıyor. öte yandan tamamen niche bir kültürün ikonlarına gönderme yaparak veya o kültüre haiz insanların kalben bildiği (bilmesinin beklendiği) kavramları herhangi bir ipucu vermeden kullanarak iskeletini ve mesajını oluşturan bir eser (her sanattan olabilir), neredeyse sadece o altyapısı olan kişilere hitap eder. bu iki hedef kitlenin sinema koltuklarını, mp3 çalarlarını falan değiştirdiğinizde bu kişilerin her biri homurdanır. normaldir.

genelde "sanat filmi" diye geçen şeyin sanatı içeriğinde olur çünkü esas işçilik metaforlarla onla bunla bir şey ifade etme çabasına gider, ifadede bir "şiirsellik" kaygısı olur, bu da o alanda bir birikim ve yetenek ister. "ticari" denilen eserlerin de sanatı bana göre içeriğinde değil, belirlenen bütçe ve zamanda en fazla kazancı getirecek şekilde yapılması (dev organizasyonlar söz konusu, her adımının gerçekleştirilmesi ve yönetilmesi o işi yapan yetenekli kişilere ihtiyaç duyuyor) ve tabii ki pazarlanması derim.

ha isim olarak "sanat filmi", "ticari film" falan gibi bir ayrım yapmak doğru mudur bilmiyorum. bana çirkin gelse de bir alternatifini bulamıyorum. ticari filmler de bahsettiğim sebeplerden ötürü birer sanat filmi bir yerde fakat vitamininin nerede olduğuyla ilgili ayrımı yapabilmek için bir şeye ihtiyacımız var, insanlara en kolayı böyle ayırmak gelmiş olmalı.

muhendissen (veya muhendis adayi) normal bence, sorun yok..

herkesin tarzı farklı olabiliyor. gunetapar'ın sıkıldığı Angelopoulos'un filmini bayaa sevmiştim mesela. herkesin bayıldığı "babam ve oğlum"da ise çok sıkılmıştım. bi de sanattan anlaman gerekir mi. öyle bir mecburiyetin var mı. kasma güzelse izle değilse kapat:)

d&r da var.

Ben Bursa Kipa'da gördüğümü hatırlıyorum poker chipleri. İzmir Kipa'da da vardır.

d&r da 70 tl. ama gerek yok okey tasları bu işi rahatlıkla görür.

okey taşı iyidir.
bi de antep fıstığı. kazandıkca yersiniz hem.

migroslarda da oluyordu sanki?

70 pahalıymış ama bakayim. makarna ile antep fıstıgı da süpermiş eheh. migros'ta baktım bugun bornova'da yoktu. teşekkürler tekrar.

sigara biçilmiş kaftandır bu iş için (kırmızı marlboro olacak yalnız), tabi poker oynayan grup sigara kullanıyorsa..

pier'deki remzi kitabevinde vardı diiye hatırlıyorum.

izmirde tüm d&r larda var ama çok pahalı be kardeşim. hem de az yani 4 kişi oynayacak olsanız yetmez o pullar hepinize.

biz ne mi yapıyoruz?

misal mavi iskambil destesiyle oynayacaksak. iki tane de kırmızı iskambil destesi alıyoruz. bi de iki takım tavla pulu alıyoruz. misler gibi oynuyoruz. tavsiye ederim. ayrıca ben de izmirdeyim. çok high stake olmayan oyunlar oynuyosanız, katılabilirim =)

kervan pasajı var kıbrıs şehitlerinin başında. gir oraya sağda ilk dükkan. envai çeşidi var.

konakta sir winston tea'nın karşısında küçük bir dükkanda görmüştüm yazın.

daha oncede sorulmustu izmir icin.
biz chip bulamadıgımızda okey taşı kullanıyoruz..

kemeraltında, adını hatırlamadığım cami yakınlarında da var bir kaç yerde.

satayım bendekileri :D
nasıl olsa uzun zamandır oynamadım.

onun adı vodafone reklam müziği :) reklam için yapılmış yani
evde işte şurda burdaaaa

huyum değildir bunu yapmak ama çok battı gözüme.

"reklamındaki"

telif

teeelif hakkı diyince çok mu tuhaf oluyor ki?

çok tuhaf olur. "imla hatası yapan insandan soğumak"

daha bilineni "hakem" olsa gerek;)
Futbolcular haaakem, geri kalanlar hakem der...

Elif der gibi telif mi okuyorsunuz? Ben de oylesini hic duymadim. "Teğlif" gibi soyleniyor diye biliyorum. Yani teeeeeelif gibi de uzatilmiyor, ama "elif"e benzeyecek kadar da kisa degil.

kelimenin arapça aslı "te'lif". "müellif" de aynı kökten gelir. "te'lif" kelimesi de i harfi az uzatılarak okunmalı.

bunun bir de bakiye yerine "bağkiye" versiyonu var ki, aman aman.

bizim lisede bir hocamız vardı iki yüz eeğğli bin derdi mesela. gülerdik.

@want2die
aslında genel olarak orta (veya kısmen doğu) karadenizli desek daha doğru.. ordulu, giresunlu arkadaşlarım vardı, onlar da eeeelli, böğğrek diye konuşurlardı. bunun bir de kadaaayıf versiyonu var ki emin olmamakla beraber bir kaç bursalı'dan duyduğumu hatırlıyorum.

yer ve eşgal vardır ellerinde. o yerdeki eşgale uyan tipleri kontrol ederler. bu kontrol alanında kayık tip ile denk geldiysen seni de bi yoklamak istemişlerdir. normal.

kısmet bu ki bugün ben de o otobüslerden birinin içindeydim. ama gel gör ki kimliğim her zamanki gibi yanımda yok idi -durumu analiz et skati -sktir lan... şaka lan şaka edeyim: öyle anarşik ki kimlik bile taşımıyor; (hayran kalan dış ses)uuuuuu!! ya da "arçibıld kimliğim hangi dieselimde bulamıyorum!" cevap veriyorlar: akbili var..

kollu kuvvet herkesi geçti.. saçları jöleli ve makinalı bir tüfekle otobüse binilmeyeceği öğretilmemiş kendinden büyük mantolu şef, "gayet hayvancıl suratım"a dönüp "kimlik" dedi oysa ben kimlik değildim "yok!" dedim, hayvanlığımı beğenmiş olacak ki "alın bunu!" dedi, tece kimlik noomu biliyorum" dedim, alındı, söyle dedi, hayvanlığıma bakmadan elindeki teknolojik ispiyoncunun üstündeki rakamlara ben ne dediysem onu bastı "5335..." istediği olmadı, yanlışlıkla makinalı tüfeğinin namlusunu bana çevirdi, telefonu kulağına götürüp "merkezi" aradı, merkes benim hayvanlığımın kayıtlarda henüz yer almadığını söyledi, alındı, "kimliksiz gezme dedi, cevap vermedim alındı, alışkanlıktan olsa gerek düğmeye bastıktan sonra kaptana kapıyı açması için bağırdı, kapı açıldı, indi, otobüsün motoru gürledi, belki yanından geçerken sinirli sinirli bakışırız diye kapıya yaklaşıp camdan onu kolladım, oysa o hiç oralı değildi, MP-5'ini kendisine bol gelen montuna çapraz asıp arkadaşından bi sigara aldı, alındım..

sana özel değil, polis olmak için kendi halkından nefret etmek gerekiyor sadece.

standart bir olay oldu bu yaw. sanki kotaları var onu doldurmaya çalışıyorlar gibi geliyo bana. haftada 2 kere denk geldiğim oluyo, alıştım sanırsam.
not: tipimde kayık değil sanırsam :)

500 es'e karşı alerjik bir durum mu var acep, bende iki kere denk geldim bu otobüste fekat kozyatağı durağından az evvelcene çevirdiler otobüsü...

havaalanından gelen otobüsteydim. bizi de kozyatağı'nda çevirdiler. kimlikleri alıp gbt yaptıktan sonra bıraktılar.

bi ihbar falan vardı herhalde.

geçen cuma akşamı kadıköy'den kalkan sarı dolmuşta ve dün gece bindiğim takside denk geldim bende kontrole. son zamanlarda neredeyse haftada iki kere denk geliyorum bu kontrollere. bayanlardan istemiyorlar genelde kimlik ama benim şansım sanırım. az önce de söğütlüçeşme'nin oradaki köprünün altında yine kontrol vardı.

5326 sayılı Kabahatler kanunu madde 40

Kimliği bildirmeme
MADDE 40.- [1] Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
[2] Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.
[3] Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.


Edit: www.turkhukuksitesi.com

dun gece (8 Mart) benim de icinde oldugum Taksim-Bostanci otobusunde, Sogutlucesme civarinda yapildi. Son 10 yildir ilk kez bir toplu tasima aracinda kimlik kontrolune maruz kaldim. Uc kapidan uc polis girdi, birinin elinde PDA gibi bir cihaz vardi ve kimlik numaralarini yazip kontrol ediyordu. Diger ikisi de aldiklari kimlikteki gerekli bilgileri bluetooth kulakliklariyla merkeze bildirip onay aliyorlardi. Ilk asamada bize neden kontrol yaptiklari soylenmemisti ama yolculardan biri kimlik numaralarini, isim, baba adi gibi bilgileri yuksek sesle soylemelerinden rahatsiz olup, diger memurdaki cihazdan kullanilmasini talep edince, polislerden biri "hanfendi zimmete para geciren bir sahsi ariyoruz, birakin gorevimizi yapalim." seklinde baslayan ve yaklasik 3-4 dakika devam eden bir cevap verdi. biz de en azindan neden durduruldugumuzu anladik. sanirim polisler de kontrollerden usanmislardi, gerginlerdi. neyse ki bir-iki dakika icinde kontrol bitti ve indiler. bu arada kadin-erkek, genc-yasli ayrimi yapilmadan herkesin kimligi kontrol edildi.

aman avcı vurma beni ise dediğin:

www.pinarrestaurant.com(tsm)/75.doc

şu da varmış:
www.pinarrestaurant.com

aynı eser, lakin sanırım benim hatam olmuş, bekir küçükay'ın klasik gitar için düzenlemesine ihtiyacım var, yine de teşekkürler.

istiklalde crazy var inerken solda. cevahirde de mağzası var crazynin. yine istiklalde beyoğlu sinemasının olduğu pasajda emocu tişörtü satan bi iki dükkan var.
siyah emocu metalci tişörtü gördüğünüz yerlere bakın.

www.thinkgeek.com

think geek'in kendi yaptigi bi tshirt diye biliyorum.

kendin yap?

www.yaratbeni.com

bir miktar da kötülenmiştir. zaten 1 tane kötü oy entryi en beğenilenler listesinden atıyor.
o listede sadece şukela miktarı sayılmıştır.

bir de: başucu için biraz uzun olması lazım entrynin.

ekleme: sanırım başucu eserlerinde de öyle sadece bkz'dan oluşan entryler görünmüyor hatta kısa entryler de görünmüyor.

tabi haftadan değil. kendi "kimdir nedir" i kastettim. ilgisiz olmuş ama soruyla evet.

başucu eseriyle alakalı söyliyim; beğenilme şartı yok beğenilmemiş de olabilir hatta bir tane entry'm var ne beğenilenlerde ne zamanın ötesinde ama başucu eseri oldu ki yazdıktan çok kısa süre sonra oldu. ama karakter sayısının bi önemi var illa ki. bana yazıldıktan sonra cüzi bir miktarda çok da fazla değil (3-5 mesela) oy alıp da yeterli uzunlukta olanlar oluyormuş gibi geliyor.

bu oy olayları tüm sözlükçülerin kafasında bir soru işareti ama=)

bence super bi entry. super bi bkz. listede 5 entryye gulduysem biri sizinkidir. askdjasj

yanlışlık.

peki bu istatistik nerede ben hiç göremedim :)?

en iyi 100 entry?

sozluk.sourtimes.org tamam buldum :)

sagolunuz cevaplariniz icin arkadaslar. anakinskywalker'a ayrica tesekkurler = )

bu kadar paraya mı alacaksın? o kadar paraya tek bir masaustu bıle alamazsın..

bana bi 3-4 milyar verip sponsor olsana?

(bkz: o paraya öküz alırız)

para kısmını anlamadım 25 bölü 4 demek istiyorsunuz? kaça tekabül ediyor anayan yazabilir mi? ayrıca dorian greyfurt bahsetmiş ama yinede söylicem abi gel büyükbaş hayvan işine girelim

büyük ödül ikisi istanbul birer tane de ankara ve kıbrıstan olmak üzere 4 tane çeyrek bilete çıktı...

kişi başı 6 küsür milyon TL ikramiye ediyor.

valla bu memlekette canlı hayvan işi, yasadışı yollarla uyuşturucu kaçırmaktan bile daha karlı. bence de büyükbaş hayvan işini bi düşünün :)

apple ile kıyaslanmaz ama seri üretim desktopta en iyisi şimdilik: Dell XPS 730x

laptop için de 17lik quadcore bir alienware config edilebilir 5 bin papellik: www.alienware.com

bi sigara ismarlarsin artik

arkadaşlar teşekkürler öncelikle. düşündüm taşındım illa da taşaklı bişe olması gerekmez dedim. bir arkadaşımın da önerisiyle apple'dan iki bilgisayar kaptık sipariş ettik geleyor. o değil de bizim pedere nasıl söyleyecem paranın bana vurduğunu onu merak ediyorum.. adam 62'sinde. Allah korusun.

yillar once kaybettigim abim olabilir misiniz?

zerre anlamam programcılıktan ama bi browserın içine "sürekli refresh et bu siteyi" diyen bi programcık mı applet mi ne sokarak rahatça yapabilir bilen.

bi siteye çok girdi diye kimseye hukuki bişe yapılamaz. ha kötü niyet var evet ama memleketteki savcılara,hakimlere bandwithi, bunun pislik amacıyla yapılmış olduğunu anlatamayacağımız için hiç bir şey yapamazsınız bence.

(bkz: ddos)

öncelikle eğer ddos yapılıyorsa siteye ulaşamıyor olmanızda gerekebilir yada sunucuda yavaşlık vs. bide sitenizde bişey olmayabilir ama public_html klasorunde download edilebilecek bişeyler olup olmadıgına dikkat edin.
ip si elindeyse rootsan blocklayabilirsin yada bazı basit önlemler alabilirsin.

ddos degil, dos gibi gozukuyor justhink'in anlatimindan.

Basit bir yazilim ya da normal browser ile durmadan sayfa istegi yapilmis herhalde. En amele saldiri cesitlerinden biridir bu.

Kendi servis saglayicina (yani web sitesinin host'una) durumu bildirmeni oneririm. Bir sey yapmasalar bile en azindan haberleri olsun, kayitlara gecsin. Ondan sonra sana saldiran IP hangi saglayicida onu bulabilirsen iyi olur.

Hukuken ne yapabilecegini bilmiyorum ne yazik ki. Ama ben de merak ettim.

sitenize google analytics ekleyin, kimin nereden bağlandığını nerelere tıkladığına bakın. buarada sorununuz ddos değil, ddos'un amacı siteden dosya indirmek yerine (ki böyle olsaydı basit bir kodla falanca sessionlı user 10mb'lık dosya çektiyse onu bi yarım saat blokliym diyerek basitçe korunabilirdi) servera oturum açma isteği yollayıp gelen cevapları karşılamamak ve serverı eblekleştirmek...

benzer bir saldırı yıllar önce internetteki ilk oturma eylemi olarak tarihe geçmiştir ama hatırlamıyorum hangi sayfaya niçin yapıldığını.
birkaç yüzbin kişi aynı anda aynı sayfaya defalarca girmeye çalışmıştı.

cort'un modellerine bak derim.

o fiyat aralığında cort iyidir.

peki denediğiniz bir modeli var mı sorun çıkarmaz diyebilceğiniz?

bir X serisine bakım yaptım geçenlerde. klavye falan süper rahat. bu fiyata harika ton bekleyemeyiz tabi. olmadı ilerde 200 küsür liraya bi di marzio ya da duncan pick up alırsın.

cort alabilirsin. idareten alabileceğin en iyi gitarlardandır.

benim tavsiyem magazalari gezip, butcene gore olan gitarlari deneyip performansina gore karar vermen. sonucta agac malzeme oldugu icin ummadigin gitardan ummadigin ton alabilirsin.

cort X6 idealdir hocam.

Alternatif marka olarak epiphone düşünülebilir


www.mydukkan.com gibi.

daha önce ne kullandın? ya da ileride kullanıcaksan ne kullanmayı dü$ünüyosun malum klavye açısından alı$kanlıklar ve hedefler çok deği$tirir performansını. ayrıca epiphone +1

Güzel bir Fender Squier alabilrsin o fiyata.

squier stratocaster derim bende.Fender'in yan sanayisi fena değil.

spoiler falan ekle.

değildir.

insanoğlunun bildiğine ya da sürtünme tanımına göre, değildir.

-----spoiler--------

dokunulur bence.

kitabı okuduğumda ben de çok etkilenmiştim o anlatımdan. Arabanın mükemmel siyah olması yüzünden görünmemesi falan :).
ama sürtünme dışında da Normal olarak bahsettiğimiz yüzeyin tepkisi olacaktır dokununca .O yüzden tam dik açıyla dokununca ne sağa sola kayar elimiz ne de daha fazla itebiliriz bu durumda hissederiz tepkiyi :)
bunu burada tartışmaktan da müthiş keyif aldım :)
karşıt fikirler ile ufkumu genişletiniz efendim
------spoiler-----

sorunun spoiler içerdiğini başlıkta belirtmelisin.

konu oto. gal. reh. olunca spoiler lık bi durum olmazki.

neden olmasın ki? tam da bugünlerde kitabı okuyan, oralara gelmemiş birisi olarak artık restoranda bir araç çalınacağını biliyorum mesela? korkudan cevaplara bakmadım bile..

kitabı okumamış kişilerden özür dilerim.ibareyi koydum

dünya fiziğine göre mümkün değildir. sürtünmesiz diyorsa "0" sürtünmelidir yani sürtünme yoktur. ama ogr'da gördüğümüz şeyler dünya fiziğiyle alakalı olmadığı için kapıyı falan açabiliyorlar =)

Profosyonel ve deneyimli öğretmen. 10 yıllık öğretmenlik deneyimi. 5 yıl Türkiyeli öğrencilere özel ders verme deneyimi)

Zack Qureshi MIEx (Grad), TESOL
İngilizce Dil Danışmanı

Mobile: 0537 970 3524
e-posta: [email protected]

www.destinationenglish.com

Süper. Nerelerde egitim vermis, okul olarak?

roger silverstein
0535 376 70 11

amerikalidir
kurumsal ve ozel ders deneyimi var

12 yıllık ingilizce öğretmeni istanbulda..05332530968

valla zack arkadaşım ama tam bilmiyorum. londrada okumuş etmiş hint asıllı bir ingiliz. türkiyeye ilk geldiğinde english time ve benzeri bi kaç yerde çalıştı. şu an sadece özel ders veriyor.
müşterileri genelde kalburüstü insanlar. süper öğretir, şeker biridir. fiyatta da yoracağını sanmam hiç.

şifresini bilmediğiniz bir rar dosyasını açmak imkansıza çok yakın.

şifreyi girmeden mümkün değil.

google dan arattırdığınızda programlar çıkacaktır fakat çalışır mı bilemem

içerik verdiğin şifre ile encrypt edilmiş olduğundan farklı bir şifre ile değiştirmek için önce decrypt edilmiş haline ihtiyacı var programın. bu yüzden önce açmadan yapmanın yolu olduğunu sanmıyorum.

(bkz: winrar/@assert h)

şifreyi biliyorum. ben sadece arşivi klasöre çıkarıp tekrar arşivle demeden şifreyi değiştirmek mümkün mü diye sordum.

ayrıca şifre kaybedildiğinde bulmak için ilkel de olsa program mevcut, belirlediğiniz aralıkta denemeler yapan programlar var. google'da ben de arattım bulamadığım için yazdım buraya.

hikaye falan yok ama (bkz: worms world party)
arkadaşla ya da arkadaşlarla oynanabilecek en zevkli oyundur..

burada benzer bi soru sorup tony hawk pro skater serisi tavsiyesi almıştım. 1 hafta garantisi var.

son zamanlarda left 4 dead var.

starcraft broodwar
red alert 2
söylenmiş ama worms world party

ispiyon havuzu diye bişe var. ona tıklayan mod un önüne gelir.

mantıklı olan bir ispiyon havuzunun olması ve en eski ispiyonun ilk olarak görülmesi olur. moderatörler mesaili sistemle çalışmıyor sonuçta tatile gidiyorlar, 1 hafta sözlüğe girmiyorlar vs. o yüzden mod üzerine ispiyon atamak kullanışsız.

Modlog'u takip edince görülüyor ki her ispiyonunuzu farklı bir moderatör değerlendiriyor. Zaten "moderatör aktivitesi" istatistiğini incelerseniz de bunu görebilirsiniz, o an müsait olan moderatör havuzdan önüne gelen ispiyonları değerlendiriyor. Bu vesileyle kimi raikkonen ve galadnikov'u en çok ter döken moderatörler oldukları için tebrik ederim :)

bir moderatör bunu başkası değerlendirsin deyip onu atlayabiliyor yalnız. (diye biliyorum)
bir de eğer gge gerekçesi varsa ve tartışmalıysa praetorlara yolluyorlar, sonuçlanması uzun sürebiliyor o yüzden.

bi başlıktan 3 entry ispikledim. 2si silindi mesajı geldi. 3. sü silinmedi ve legal olduğunu anladım saçma da olsa.
yani "yanlış ispiyonladın sen" diye gelmiyor sanırım hatta eminim.

bana geldi öyle bir mesaj:

x ba$ligindaki y no'lu entry'yi "tanım, tanım devamı, örnek, alıntı ya da bkz değil" diye ispiyonladiniz ama bu entry legal bulundu. aksini du$unuyorsaniz durumu moderatorle teati ediniz.

allah belanı versin diye yanıt gelmesine ek olarak, ayağını denk al hatalı ispiyon yapma oturduğun gammazlık sandalyesini altından çekeriz diye de uyarı geliyor.

bilemedim ühüh

aşağıdaki uyarı da geliyor fakat eski'nin duyurusundan sonra dambil'in dediği gibi değişti mi bilmiyorum?

-moderator- "x" ba$ligindaki ispiyonladiginiz #00000000 numarali entry belirttiginiz uzere "y" sebebiyle hatali degildir. lutfen ispiyonlarken gerekceyi dogru secmeye ozen gosteriniz.

iki çeşit ispiyon reddi var: biri hatalı ispiyon. ispiyonlanan entryde sorun yoksa dambıl'a gelen mesaj gibi bir mesaj geliyor. öbürü de hatalı gerekçe. entry başka sebepten dolayı hatalıysa hemen yukarıdaki mesaj gelir.

dambil'in ve mahallenindelisi'nin dediğine ek olarak bazen de şöyle olur:

x basligindan ispiyonladiginiz y sahsina ait z numarali entry silindiginden ispiyon isteginiz iptal oldu kendi kendine bir seher vakti

bazen de hiç mesaj gelmez.

yok olmıcak.

teşekkür ederim.ben bu soruyu yanlış yere mi yazdın? silmeli miyim? evt dersen silicem hyr dersen durucak.işini kolaylaştırsın diye

yok silme. benim de bişeyimi kolaya ya da zora sokmıcak. normal soru rahat ol.
badi diye eklediklerinin haberi olmaz. soruda da bişey yok.

evladım korkmasana bu kadar. kimse kimseyi yemiyor burada. silme soruyu falan da.

ben de burdan devam etsem? badi entryleri hep sabit yani badi butonuna tıklayınca görünüyor değil mi? haftalık (ya da aylık ne biliyim) sıfırlanmıyor mu? sanki okuduktan sonra bi yinelenme durumu olsa daha güzel olurmuş gibi geldi de bana.

@innkey, son bir haftadaki badi entry'lerini getiriyor.

böyle de bişiler olmuştu (bkz: x sizi badilerine ekledi haberiniz olsun)

sadece 23 aralıkta 6 entryin silinmiş. uçmuşsun malesef.

yedeklerinizi alın mailinden alabilirsin heralde. olmadı paste edeyim buraya. olmadı mail söyle yolliyim modlogdan gördüğüm 7 taneyi.

*bana baba deme bana baba deme
*(bkz: laik bi ülkede kutlanan kandil kabul olur mu?)
*burda bi yerlerde numarası olcaktı ama :d
*bakıyorum aynı günler geçiyor bakıyorum yine aynı artık bakmamalıyım
*yiyişceksen oraya niye gidion.. hadi gidion niye yiyişion (bkz: bu bi çelişki midir)
*olur böyle şeyler aniden..
*bi yer var mı bildiğin?

hepsinin ortak nedeni:"tanım, tanım devamı, örnek, alıntı ya da bkz değil" gerekceli ispiyon
kaynak modlog

bildiğim kadarıyla öncelikle kültür bakanlığından izin almanız gerekiyor. telif hakkı falan için. bandrol veriyorlar galiba. daha sonra bir yayınevi ile anlaşıp sözleşme imzalıyorsunuz.

bu arada şiirlerinizi okuyabileceğimiz bir yer var mı?

antoloji de sadece 10 kadarı var. Yunus Akaltan şair adı ile aratırsanız çıkar sanırım. yavaştan diğerlerini de yükliyim ben siteye hatta.

eksik parça ve yirmili yaşlar isimli şiirlerin güzelmiş

sözlük yazarı neruda nın bi yayınevi vae. mesaj atın yol gösterir heralde.

Şiir yazan arkadaşlara elden geldiğince yol gösterebilirim, ama öncelikle şiir dergilerinde şiir yayımlatmak gerekli, unutulmasın... bu önemli bir ayrıntı.